Bu konuda bazi değişiklikler yapılması konusunda yasa tasarıları var. Eğer değişiklikler yasalaşırsa Ocak 2019 itibariyle vergi avantajının maalesef 5 yıla düşürülmesi söz konusu.
İş yeri açmak için ayrı bir süreçten geçmek gerekiyor mu? Yoksa en başta aldığın çalışma vizesi bunu da kapsıyor muydu?
Serbest meslek icra etmek üzere Hollanda’ya yerleşmek isteyen Türk vatandaşlarının çeşitli koşulları yerine getirmeleri gerekiyor (sigortalı olmak, yeterince sermayesi olmak, icra edilecek meslek için gerekli niteliklere sahip olmak, ticari aktivitenin Hollanda ekonomisine katkısının olması ve buna uygun iş planı sunmak gibi) . Eğer bu şartlar sağlanıyorsa mevcut çalışma izniyle şirket kurulabilir.
İngiltere’deki örneğe (Ankara Antlaşması) benzer bir iş kurma anlaşması Hollanda’da var mı?
Ankara Anlaşması tüm AB ülkelerini kapsıyor, buna Hollanda da dahil. Ancak bildiğim kadarıyla İngiltere’deki vize şartları Hollanda’ya göre daha avantajlı. Ankara Anlasması vizesinin, Hollanda’da bugün geçerli olan çalışma vizesi türlerinden pek bir farkı yok.
Prosedurel anlamda iş yeri ve şirket kurmak yabancılar için zor mudur? Küçük ve orta ölçekteki işletmelerin kurulması için yabancı olmak bir dezavantaj mıdır?
Şartlar yerine getirildiği sürece, şirket kurmak aslında zor değil. Flemenkçe konuşuyor olmak süreci kolaylaştıracaktır. Onun dışında yabancı olmanın bir dezavantaji yok.
Son dönemde Türkiye’den Hollanda’ya göçen birçok aile, Amsterdam yerine civardaki küçük şehirlere taşınıyor – Amstelveen, Almere, Haarlem, Arnhem, Nieuw Vennep, Aalsmeer gibi.. İş sebebiyle Utrecht, Rotterdam, Eindhoven, den Haag (Lahey) ve Leiden’a taşınan da birçok aile var, bunlar daha büyük şehirler.

Avrupa’nın en ”cool” şehirlerinden birinde yaşıyorsunuz. Herkesin ömründe bir kez muhakkak gelmek istediği ve birçoğunun keşke burada yaşasam dediği şehir. Peki sen nereye koyuyorsun bu şehri. Bu şehir senin için ne anlam ifade ediyor?
Şehir hayatının hareketliliği ve zenginliğini ve küçük şehrin sakinliğini, huzurunu ve düzenini ben Amsterdam’da buldum. Bu iki dünyanın en iyi özelliklerinin Amsterdam’da tam da ayarında harmanlanmış olduğunu düşünüyorum. İstanbulla karşılaştırıldığında ufacık ama sürekli yenilenen, değişen, dönüşen bir şehir, bir o kadar da huzurlu ve güvenli. Hele ki çocuklu aileler için biçilmiş kaftan. Şehir merkezinde oturup, 1km2 içinde 3-4 farklı çocuk parkı bulabilir, çocuğunuzu okula bisikletle güvenle gönderebilirsiniz. Ben de eşim de şehir hayatını çok seviyoruz. Farklı ülkelerden insanlarla bir arada yaşamayı, sosyal ilişkiler kurmayı, sanatsal etkinlikleri takip etmeyi, akşam kafamıza estiğinde evimize yürüyüş mesafesindeki bir restoranda yemek yemeyi, yeni açılmış bir cafede kahve içip sohbet etmeyi.. O yüzden Amsterdam benim için çok özel bir şehir..
Sanırım Hollanda’nın değişken, soğuk ve yağmurlu havasına da 8 senede (mecburen) alıştım, eskisi kadar şikayet etmiyorum. Ama günlerce yağmur yağıyorsa ve güneşi en son ne zaman gördüğümü dahi hatırlamıyorsam, işte o zaman isyan ettiğim doğrudur
Türkiye’den gelenler için Amsterdam’ı önerir misin? Hollanda’da başka hangi şehirlerde yeni bir hayat kurmak daha kolay olur sence?
Amsterdam’ı kesinlikle öneririm. Sanılanın aksine çok huzurlu ve güvenli bir şehir. Yalnız Amsterdam’da evler oldukça pahalı, o yüzden finansal açıdan tek gelirli bir aileyi başlangıçta zorlayabilir. Daha uygun fiyatlı kiralık evlerin bulunduğu, merkezin biraz dışındaki muhitler tercih edilebilir. Diğer yandan son dönemde Türkiye’den Hollanda’ya göçen birçok aile, Amsterdam yerine civardaki küçük şehirlere taşınıyor – Amstelveen, Almere, Haarlem, Arnhem, Nieuw Vennep, Aalsmeer gibi.. İş sebebiyle Utrecht, Rotterdam, Eindhoven, den Haag (Lahey) ve Leiden’a taşınan da birçok aile var, bunlar daha büyük şehirler tabii.
Amsterdam özelinde ve Hollanda genelinde yaşamın en ucuz ve idareli idame ettirilebileceği yerler nerelerdir?
Yaşamın en ucuz idame edileceği yerler bence kiraların en uygun olduğu yerler çünkü bir ailenin en büyük masraf kalemi kira. Ya da bir süre burada yaşadıktan sonra mortgage ile ev alınabilir. Kira öder gibi ev sahibi olmayı sağladığı için çok tercih edilen bir yatırım. O nedenle ev fiyatlarının uygun olduğu muhitler ve şehirleri araştırmak gerekir. Fiyatlar sürekli değişiyor ve son dönemde artış trendinde. O yüzden yukarıda bahsettiğim şehirlerdeki güncel fiyatlara funda.nl sitesinden bakılabilir. Kira/mortgage dışındaki kalemler (ev giderleri, giyecek, okul vs) ortalamada birçok yerde aynı.. İlkokuldan itibaren eğitim ücretsiz zaten, özel okul düşünmüyorsanız. Belki kreş ücretlerinde (özel oldukları için) şehirden şehre fiyat farklılıkları hissedilir derecede olabilir, ancak o da Hollanda’daki daha uygun ücretli okul öncesi oyun grupları(voorschool) ile ikame edilebilir.
Hollanda’da yaşam genel olarak pahalı mıdır? İki kisinin aylık asgari gideri ortalama olarak ne kadardır? Ya da ev hanesinde sadece bir kişinin çalışmasıyla 2 çocuklu bir aile sence rahat geçinebilir mi?
Hollanda’da kiranın dışında yaşam bence normal pahalılıkta. Kirada da uygun fiyatlı evler bulmak mümkün. Ben Türkiye’ye gittiğimde karşılaştığım fiyatlardan sonra artık buradaki fiyatları hiç yadırgamaz oldum. İki kişilik bir ailenin gideri ortalama €2,500-€3,000 arası olur tahminim. İki çocuklu bir aile için de €3,500-€4,000 arası net gelir bence yeterli olacaktır. Tabii ki masrafları minimumda tutup daha az maaşla da geçinmek mümkün.
…
Size göre genel olarak yurtdışında yaşamanın en büyük ‘challenge’i nedir?
Bence en büyük zorluk insanın ailesinden ve dostlarından uzakta oluşu. Yeni bir çevre kazanmak belli bir yaştan sonra kolay olmuyor. İnsan sevdiklerini çok özlüyor ve onların desteğine ihtiyaç duyuyor. Özellikle de anne-baba olduktan sonra.
Peki bu zorlukla baş etmek için neler yaptınız?
Ben anne olduktan sonra çok yalnızlık çektim, özellikle ilk aylarda etrafımda fikir alabileceğim hiç çocuklu arkadaşım yoktu. O yüzden de Mart 2014’te Facebook üzerinden bir grup kurdum, adi Amsterdam Anneleri. Burada yaşayan anneler yalnız kalmasınlar, her konuda birbirlerine destek olsunlar diye. Bu sayede ben de birçok yeni arkadaş edindim, çok güzel insanlarla tanıştım. Sonradan babalar da katıldılar gruba, ve coğrafi kapsamı da büyüdü. Amsterdam’dan Hollanda’nın en küçük kasabasına kadar burada yaşayan birçok Türk anne ve baba var artık grupta. Bugün yaklaşık 1400 üyesi var grubun ve her geçen gün Hollanda’ya göçen aileler ile büyüyor.
Gruptaki paylaşımlar ve dayanışma o kadar güzel ki… Anneler her konuda birbirlerine destek oluyorlar, deneyimlerini paylaşıyorlar. Türkiye’den yeni gelenler taşındıkları şehirdeki Türklerle bu grup üzerinden tanışıyorlar ve kaynaşıyorlar. Türkiye’ye gider gelirken birbirlerinin ihtiyaçlarına yardımcıoluyorlar. Hatta yeri geliyor, canı asure çeken bir hamile anneye diğer bir anne aşure götürüyor. Ben de grup üyelerini bir araya getirmek için fırsat buldukça aktiviteler düzenliyorum: 23 Nisan, 19 Mayıs gibi bayram kutlamaları, piknikler, toplantılar, seminerler.. Bunlar aynı kültürden gelen ve gurbette benzer zorluklar yaşayan aileler için çok hoş deneyimler, paylaşımlar.
Bunun dışında bir de Hollanda’nın Çalış(k)an Anneleri adlı bir alt grup daha kurdum. Bu grupta da Hollanda’da çalışan, çalışmaya hazırlanan, niyeti olup da nereden başlayacağını bilemeyen, prosedürlerde takılan anneleri bir araya getirip, birbirlerinin tecruübelerinden yararlanmaları, fikir alısverişinde bulunmalari için sinerji oluşturmaya çalışıyorum. Yapılacak çok şey var, vakit buldukça bu konuda da yeni projelerim olacak.. Bakalim :)
…
Evde suda yaptığın doğum sonrası vay be dedim kendi kendime. İnanılmaz bir tecrübe olmalı. Bu süreç sonrası doğum koçu olmaya karar verdin diye biliyorum. Profesyonel mesleğinin yanı sıra doğum koçu olarak da çalışıyor musun?
Evet tam zamanlı işimin yanında doula (doğum destekçisi) ve doğum/bebek/aile fotografçısı olarak da çalışıyorum. Doula olmaya 2013 yılında ilk defa anne olduktan sonra karar verdim. İlk doğumum aslında karadaydı (hastanede) ancak aldığım doula desteği sayesinde çok güzel bir deneyim yaşadım. İkinci doğumum evde ve sudaydı. Muhteşem bir deneyimdi, hamileliğinde tibbi risk taşımayan herkese tavsiye ederim.
İlk doğumumda, bu konuda uzmanlaşmış bir kadından destek almanın ne kadar paha biçilmez bir şey olduğunu ve beni ne kadar güçlendirdiğini (doğum öncesi ve sonrasında) gördükten sonra bu desteği ben de başkalarına vermeliyim dedim ve doula olmak için eğitim aldım. Amacım müstakbel anneleri kendi tercihleri doğrultusunda, doğum öncesinde, doğumda ve doğum sonrasında desteklemek (fiziksel, bilgisel ve duygusal olarak), doğumda ihtiyaç duydukları kutsal ve mahrem alanı korumaya yardımcı olmak. Doğumda anneye verilen destek çok önemli, ve kıymetli, çünkü doğumda sadece bir bebek gelmez dünyaya, bir kadın da anne olarak yeniden doğar..
…
Hamilelik, doğum ve annelik izninde çalışan kadının hakları neler?
Doğum izni 16 haftadır ve hamileliğinin 34. Haftasından itibaren (en geç 36. Haftadan başlayarak) kullanılabilir. Anne isterse bu iznin bitiminde, birikmiş izinlerini kullanır, ve de anne-babalara tanınan ebeveynlik iznini de kullanabilir.
Ebeveynlik izni haftalık çalışma saaatinin 26 katına tekabul eden bir süreyi kapsayan ücretsiz bir izindir ve bu izin tek seferde kullanılabileceği gibi aralıklı olarak çocuk 8 yaşına gelene kadar kullanılabilir. Bu iznin en güzel tarafı, haftada birkaç saat az çalışıp (örneğin 4 saat) bu izni kullanasanız dahi kontratınızın kapsamı değişmez. Tam zamanlı çalışıyorsanız , kontratınızda yine tam zamanlı olarak gözükürsünüz ve izniniz bittiğinde tam zamanlı çalısmaya devam etme hakkınız bakidir.
Bunun dışında da birçok yerde olduğu gibi çalışma günlerinde, 2 saatlik bir emzirme izni de var.
…
Çocukların iki dille büyümeleri sence avantaj mı? Zorlandıklarını düşünüyor musun?
Bence bir avantaj, çift dilli olmak çocukların zihinsel gelişimi için çok faydalı. Belki 4-5 yaşına kadar, ikinci dili ana dili olarak konuşan çocuklardan biraz geride kalabilirler. Ancak araştırmalara göre bu farkı kısa zamanda kapatıyorlar ve hatta 7 yaşına gelince sınıftaki tek dilli çocuklardan daha iyi performans bile sergileyebiliyorlar. Ayrıca iki dille büyüyen çocuklar farklı kültürden insanlarla iletişim kurarak açık fikirli ve esnek olmayı da öğreniyorlar ve bunlar hayatları boyunca onlara avantaj sağlayacak özellikler.
Diğer yandan uzun dönemli bakınca burada doğup büyümüş ya da sonradan göçmüş Türkler olarak çocuklarımızın kültürel kimliklerini bulma, iki kültür arasında kendilerini bir yerlere koyma çabalarında bazı sıkıntılar olabileceğini de düşünmüyor değilim . Yaşayacakları kimlik çatışmasını minimuma indirmek için anne-babalar olarak neler yapabiliriz, nelere dikkat etmeliyiz, bunu iyi düşünmek gerekiyor.
Kreşler devlete mi ait yoksa özel mi? Ortalama ne kadar fiyatları?
Bizim bildiğimiz anlamda kreşlerin (sabahtan aksama kadar) tamamı özel, ancak isterseniz çocuğunuzu 1 gün de gönderebilirsiniz, 5 gün de. Bazi kreşlerde hemen yer bulunabileceği gibi bazi popüler kreşlerde uzun bekleme listeleri olabiliyor. Kreşin popülerliğine ve doluluk oranına bağlı olarak değişiyor. Kreşlerin saat ücretleri 7 Eur ile 8.60 Eur arası değişiyor. Daha yüksek ücretli kreşler de olabilir. Her sene güncelleniyor ücretler.
Onun dışında devletin kısmen desteklediği voorschool (okul öncesi oyun grubu/kreş) konsepti var. Bu da 2,5 yaşından 4 yaşına kadar çocukların haftada en az 15 saat katıldıkları okul öncesi kreş/oyun grubu. İsterseniz her gün de gönderebilirsiniz yer varsa, ancak bu tam gün kreş gibi değil , günde sadece 5 saat. Devlet kreş masrafının belli bir miktarını karşılıyor, geri kalanını ise gelir durumuna göre aile ödüyor. Dolayısıyla daha hesaplı bir çözüm. Bunun maksimum saat ücreti ise 7.45Eur.
Son olarak bir başka çocuk bakım yöntemi de Gastouderopvang. Bu da çocuk bakma şartlarını yerine getiren bakıcıların, genelde kendi evinde en fazla 6 çoçuğa bakması. Bu çocukların yaşları 0 ile 13 arası değişebiliyor. Kaç çocuğa bakabilecegi çocukların yaşlarına göre değişiyor. Ortalama saat ücreti kreşe göre daha düşük, bildiğim kadarıyla 5-6 Eur civari.
Çocuk bakım yeri ne olursa olsun, eğer ailede her iki ebeveyn de çalışıyorsa devletin çocuk bakı yardımından faydalanabiliyorsunuz. Gelir durumuna ve bakım yerinin neresi olduğuna bağlı olarak bu yardımın miktari değişiyor.
…
Peki ya ev işleri, çocuk bakımı tarzı konularda Hollanda’da yardım bulabilmek kolay mı?
Açıkcası çok da kolay degil. Eğer çocuğunuz kreşe gitsin istemiyorsanız, yaşı küçükse vs tüm gün bakıcı bulmak zor. Ancak dedigim gibi bakıcı bir bayanın evine götürebilirsiniz çocuğunuzu, o daha yaygın. Gün içersinde birkaç saat yardıma gelecek birini bulmak, bütün gün çalışacak yardımcı bulmaktan nispeten daha kolay olabilir. Ancak yine de bir aksilik durumunda (bakıcının hastalığı vs) sizin koşup gitmeniz gerekiyor eve. Biz çözümü Türkiye’den tanıdığımız güvendiğimiz ve çocuk bakımından anlayan genc kızları Amsterdam’a au pair olarak getirmekte bulduk. Hem İngilizce kursuna gidiyorlar hem de yurt dışı deneyimi kazanıyorlar. Bize de küçük ev işleri ve çocuk bakımında yardımcı oluyorlar. Kazan-kazan yani :)
Yurt dışında yaşamaya başlayacak anne-çalışan kadınlara tavsiyelerin neler olur? İçlerindeki korkuları, endişeleri yatıştırmak için neler söylemek istersin?
Gitmeden önce yaşayacağınız yerdeki insanlarla iletişime geçin , gerek tanıdıklar vasıtasıyla, gerek sosyal medyadaki gruplar aracılığıyla . O ülkede, o şehirde yaşamanın kolaylıklarını ve zorluklarını öğrenin. Ne kadar hazırlıklı giderseniz, alışmanız ve uyum sağlamanız o kadar kolay olur. Açık fikirli ve esnek olun. Kültürel farklılıkları bir zenginlik olarak görün ve onlarla yaşamaktan keyif alın. Herşeyin gönlünüzce olması dileğiyle…